Bir şehir ismi ne kadar zor olabilir?” sorusunun cevabı karşılıksız kalmasın diye var olan şehir Ljubljan. Yazılışını iki günde okunuşunu (Lub-Li-Ya-Na) üç günde öğrenebildiğim bu yemyeşil şehir Slovenya’nın başkenti…
Açık söylemem gerekirse böyle bir şehrin varlığından bile haberim yoktu,
Ljubljana’nın merkezi sayılan yer Preseren Meydanı.
Preseren denilen şahıs Slovenya’nın önemli şairlerinden biri. Öyle önemli ki yazdığı şiirlerden birisinin 7. kıtası 1991 yılından beri Slovenya’nın milli marşıymış! Preseren (tabii ki her şair gibi) umutsuz bir aşka tutulup Julıja denen bir kızcağıza kaptırmış gönlünü ama karşılık bulamamış ve bir başka kadınla evlenmiş.
Ama ölüm döşeğinde iken unutamadığını itiraf etmiş. Yazık! Preseren’in bu aşkının anısına Preseren Meydanında yer alan Preseren Heykelinin gözleri, karşısındaki bir evin duvarına yapılmış Julija’nın kabartma heykeline bakacak şekilde konumlandırılmış.
Preseren ve Julija’nın hikayesinin yanı sıra Paulo Coelho’nun ”Veronika Ölmek İstiyor” kitabı da Ljubljana’da geçen bir hikayeyi konu alıyor.
Roman kahramanı Veronika Ljubljana’da yaşayan, Preseren’e hayran ama yaşamak istemeyen bir kızcağızdır, intihar eder ama bir şekilde kurtarılır ve Ljubljana’daki bir akıl hastanesine yatırılır. Burada kalan hastalarla konuşmaları ve yaşadıklarıyla birlikte hayatın anlamının farkına varır ve yaşama isteğine yeniden kavuşur.
Preseren Meydanı’nın bulunduğu yerde bulunan Triple Bridge (Üçlü Köprü – Tromostovje) adı üzerinde üç tane köprüden oluşan bir yapı. Zamanında (1800’lü yıllarda yani) Avrupa ile Balkanları bağlayan tek bir köprü varken, zamanla kapasitenin yetmemesiyle yanına iki yaya köprüsü daha inşa edilmiş.
Şu anda bu üç köprünün etrafı kafe ve barlar ile kaplı . Beyaz tenli parfüm kokan insanların arasında sakince yürüyorsunuz ..
En ilginç olan kasap köprüsü kilitler ile dolu olan bu köprü bana birden kendimi Eskişehir de hissettirdi .
GÜZEL VE MİNİK gibi gözükse de gidilmesi gereken bir ülke ve kent .
Bu geziyi kültür danışmanlığını yaptığım Tatil Madeni Travel ile gerçekleştirmiştik. http://www.tatilmadeni.com
Kentler için bir tezim vardır .Eğer içinden nehir geçiyorsa o kent gelişmiş oluyor .Bu tezimi yine doğrulayan bir kent .
Köprülerden oluşuyor bu güzel yerleşim yeri .. Kenti keşfettikten sonra akşam güneş batarken yürümeyi tercih edin , üçüncü köprüye doğru yürüyün.. Hoş ve yumuşak müzikler eşlik edecek size .. Bölgede yanılıp çorba istemeyin hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ..Salata ve hardal sosunu,elmalı turtasını mutlaka deneyin derim ..İtalya dan daha lezzetli pizzaları olduğunu hatırlatmak zorundayım ..
Sakin ve sabırlı olarak beklemeyi hatırlayarak o güzel restoranlar da zaman geçirmeye çalışın .. oldukça sevecen sıcak kanlılar .Yakın tanıdıklar üç kere yanaklarından birbirileri öpüyorlar . Şayet bir sloven aileye davet edildiyseniz bir şişe şarap götürmek ve davet saatine beş dakika kala gitmek o aileye saygı ifadesi olarak kabul ediliyor .yabancı birine sadece isimle hitap edilmesi bir saygısızlık olarak görüyorlar .
Gece hayatı oldukça yoğun bir kent ..

KEYFİYE,KUTNU NEDİR
Türkistan’da başlayan kuraklık ve kıtlıktan dolayı ecdadımız Türkistan’dan (Orta Asya) Anadolu’ya doğru göç etmeye başladıklarındayolda önceden gidenlerin, sonradan gelenleri, sonradan gelenlerin önceden gidenleri tanıyabilmeleri için Türk Boylarının Aksakallı Beyleri gittikleri yerlerde yiğitlerin birbirleriyle olan iletişimin kopmaması ve gittikleri yerlerde birbirilerini tanımak maksadıyla ortak bir parolanın olması gerektiği fikrine varırlar. Yine bir yaz günü Oğuz Beyleri…
ÜÇ KURUŞ FAZLA OLSUN KIRMIZI OLSUN
Nasip olmaz her şehre bir renkle anılmak. Ya da nasip olmaz her renge bir şehirle anılmak.
BEN olmaya hazırım
50 yıldan geriye ne kaldı diye geçiriyorum bu sıralar aklımdan İçinden yol geçen hikayelerin neresindeyim . Körfez Savaşını gördüm. Hatırlarım karartma gecelerini. Defter kapladığımız lacivert kağıtlarla pencereleri örttüğümüzü.Babamın, savaş döneminde aç kalırız diye erzaklar alıp geldiğini hatta kadayıf ve ceviz aldığını bilirim . Gülümserim hep bunu hatırladıkça . Her an çağırılabilir babam da diye,korka korka…